15 Mart 2010 Pazartesi

Hiç'im

Devrin valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre... Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selamlarlar Vali'yi...Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır...Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını Vali...

Atının üstünden inmeden, vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama;


—Behey adam, herkes benim şehre gelişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun?


Perişan kılıklı adam istifini hiç bozmadan, sakallarının ve uzun saçlarının arasından beli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek:


—Ben hiçim...


Vali daha da hiddetlenir;


—Ne demek hiç!! Senin bir adın, şanın unvanın yok mu bre adam!!


—Senin var mı?


Vali iyice şaşırır ama cevaplar,


— Gafil!! Nasıl tanımazsın, ben valiyim.


Adam aynı ses tonu ile sorar yine...


—Peki, daha sonra ne olacaksın?


—Sadrazam olacağım..


—Peki, daha sonra?


—Padişah olacağım...


—Peki ya daha sonra?


Kısa bir an duraksar vali ve


—“Hiç” der...


Perişan kılıklı adam, sadece gülümser..

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

Yorumda Bırak



><