27 Şubat 2010 Cumartesi

Prison Break

Uzun zamandır yazmıyordum.Arada bir fıkra filan koyuyordum bloga ama kendim bir şey yazmadığımdan dolayı bir anlamı olmuyordu.Bunun için sizlerden özür dilerim ama blogumu takip etmeyerek beni stres altında bırakmadığınız için teşekkür ederim.Beni tanıyanlar bilir.Çok çabuk sıkılırım.Örnek olarak:blogu edebiyatla ilgili bir şeyler koymak için açtım.Sonra baktığım filmleri yazdım.Ondan da sıkıldım fıkralar koymaya başladım.Şimdi de baktığım dizileri yazacağım.Tabiki bu yabancı diziler olcak.Çünkü Türk dizilerine bakmam ama baksamda yazmam.Çünkü herkes sıkıntıdan Tv başında dizilere baktığından herkesin Türk diziler hakkında bilgisi var.Ama yabancı dizilere herkes bakmaz.Neyse Prison Break'e dönersek dizi hakkında bir şeyler yazıyım.

İlk önce Prison Break tahmin ettiğiniz gibi ABD yapımı bir aksiyon dizisidir.2005 yılında başlamıştır dizi.Abd'de Fox kanalında gösterilmeye başlanmıştır.Bizde ise ilk CNBC-e gösterilmiştir.Dizi 4 sezon gösterimde kalmıştır.Bölüm sayısı 79 ve +2 özel bölüm oluşmaktadır.Dizinin kazandığı ödüller:

  • 2007 Australian Film Institute
    • En İyi Aktör - Dominic Purcell
  • 2006 People's Choice Award
    • Favorite New TV Drama
  • 2006 American Latino Media Arts Awards
    • Televizyon Komedi ve Drama Dalında En İyi Çıkış Yapan Yönetmen - Jesús Salvador Treviño

Diğer yazımda Prison Break'in sezonları hakkında yazı yazacam.

25 Şubat 2010 Perşembe

20 Kuruş...

Londra'daki camiye yeni bir imam gönderilir. İmam işe giderken hep aynı otobüse biner dolayısıyla aynı şoföre rastlar. Bir Gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla verir. İmam yanlışlığı oturunca anlar, kendi kendine düşünür:



- Acaba 20 kuruşu geri versem mi şoföre?. Ama içinden bir ses; çok gülünç ama bu para, şoförün de umurunda değildir. Zaten şirket çok para kazanıyordur...Bu 20 kuruşla bir şey yapılmaz ki…Bu parayı Allahtan gelen bir hediye olarak saklayabilirim..
İneceği durağa gelince, imam kalkar ve fikrini değiştirip, şoförün yanına gider:



- Paranın üstünü fazla verdiniz!!



Şoför gülümser:



- Siz bu cami’nin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum, İslam’ı öğrenmek adına bilerek size fazla para verdim, nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim!



İnerken imamın dizlerinin bağı çözülür, yere yığılacakmış gibi bir direğe tutunur ve kendine gelmeye çalışır. Gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakar:



- Allah’ım az daha İslamı 20 kuruşa satıyordum!.

Küçük Rica!

Otomobil almak isteyen adam gazetedeki ilanları tararken gözlerine inanamaz. “250 $’a Mercedes” Herhalde yanlış baskı deyip sayfa değiştirir. Ertesi gün yine aynı ilan “250 $’a Mercedes” Hata sürüyor, diye düşünür.. Ertesi gün de aynı ilanı görünce:


Bir dakika yaa! Arayıp uyarıyım, yanlış yapmasınlar, der ve numarayı çevirir. Karşısındaki çok kibar bayan:


— Buyurun beyefendi..


— Hanımefendi, gazetede bir mercedes ilanı var, siz mi verdiniz?


— 250 dolar a yeni süper lüks mercedes, bunu soruyorsunuz sanırım Evet, zaten sadece siz aradınız..


— Yani, ilan doğru mu?


— Evet, beyefendi arabayı almak mı istiyorsunuz?


— Yani 250 dolara mercedes öyle mi?


— Evet.


— Aa. ar. arab . araba ayı gö gö göreb görebilir miyim?


— Tabii adresi vereyim...


Adam, hızla şehir dışındaki adresi bulur, görkemli bir malikanenin, bahçesinden girer ve zili çalar. Hizmetçi kapıyı açarak onu salona alır. Alımlı, genç, güzel bayan, adamı kibarca karşılar, buyur eder...



— Hanımefendi, ara ara aa aarabayııı g ggö görebilir miyim?


— Tabii ki, buyurun garaja gidelim


Garajın kapısı açılır,... Pırıl pırıl, özel yapım, son model mercedes tüm ihtişamıyla orada öyle duruyor.... Dili damağı kurumuş, nutku durmuş, güçlükle:


— Çalışıyor mu?


—Elbette.. Alın anahtarları deneyin, bahçede bir tur atın isterseniz.


Adam bahçede bir tur atar ve geri gelir, her şey normal. Şaşkınlığı doruk yapar:


— Şimdi ben, size 250 $ verirsem.. Bu arabayı alabilirim yani?


— Evet beyefendi, aynen öyle..


Heyecandan elleri titreyen adam cebinden çıkardığı parayı kadına uzatır. Kadın da aracın belgelerini imzalayıp adama uzatır:


—Hayırlı olsun beyefendi, deposu da dolu, arabanızı güle güle kullanın!!
Adam arabaya biner, tam gidecekken döner ve dökülür:


— Allah aşkına hanımefendi!! Şaka mı bu? Ne oluyor?!! Şu işin aslını bana anlatın, yoksa delireceğim!


Kadın buruk bir kahkaha atar ve çantasından bir kağıt çıkartır:


— Bu benim geçen hafta sekreteri ile yurtdışına kaçan utanmaz eşimin bıraktığı mektup, bakın ne diyor:


“sevgili karıcığım..
Bana çok emeğin geçti, beni affet... Sana evi, çocukları, eşyaları, şirketlerden birini, sahildeki yazlığı bırakıyorum. Senden bir küçük ricam olacak: Lütfen garajdaki mercedesi sat ve parasını bana yolla”

Related Posts with Thumbnails

Yorumda Bırak



><